ACT Temelli Terapi Hizmetleri

ACT Temelli Terapi

Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) Nedir?

Problem Çözmenin Tarihçesi

Hayatımız boyunca bir çok zorlukla karşılaşırız. Yaşadığımız teknoloji çağında problemlerimiz, büyük büyük atalarımızın yaşadığı fiziksel sorunlardan ziyade, duygu ve düşünce dünyamızda yaşadığımız sorunlara dönüştü. Fiziksel sorunlar gözle görülen, çözümün görece basit olduğu sorunlardır. Basitten kastım çözümün açık olması ile ilgili. Yoksa yırtıcı bir hayvandan kaçmak, her öğün için avlanmak zorunda olmak, kıyafet ve güvende bir yer aramak onlar için basit eylemler değildi. Zaman ilerledikçe ihtiyaçlarımız değişti. Madenleri işlemeyi, çiftçiliği öğrendik ve yerleşik hayata geçtik. Bu ilerlemeler çok yavaş oldu. Zihnimiz ve bedenimiz bu gelişmelere yavaş yavaş uyum sağladı ancak genel olarak kullandığımız problem çözme ilkelerimiz çok değişmedi. Kaç-savaş, ya da ölü takliti yap (dona kal).

Teknoloji çağında ise o kadar hızlı bir ilerleme oldu ki, on binlerce yıldır yaşanılan gelişmeyi son bir kaç yüz yılda kat kat aştık. Bu hızlı ivmeli gelişmelere genetik kodlarımız, toplumsal bilinçdışı ve bireysel zihin yapımızın uyum sağlamakta zorlandığını söyleyebiliriz. Hala kaç-savaş ya da dona kal stratejilerini kullanıyoruz ancak çoğu durumda gerçekte kaçacağımız dışsal bir tehlike olmuyor.

Fiziksel tehlikelerden çok bağ kuramama, kabul görememe tehlikelerinden kaçıyoruz (bunlar doğal ihtiyaçlarımız ve bunları kaybetmekten korkmamız doğal).

Ulaşmak istediğimiz hedefler yükseldi, beklentilerimiz ile ulaştıklarımız arasındaki fark arttı. Daha kolay mutsuz oluyor ve daha çok kaygılanıyoruz. İç dünyamızda oluşan bu problemlere ise, hala fiziksel ortamdaki bir tehlikeden kaçıyor gibi tepki veriyoruz.  Kaygılanmak, üzülmek, utanmak ve pişmanlık duymak istemiyoruz. Bu hislerden kaçmaya çalışırken ya da onlarla savaşırken verdiğimiz çabanın bizi ne kadar yorduğunu ve hiçbir işe yaramadığını da fark edemiyoruz..

Kabul ve Kararlılık Terapisinin Felsefesi

Kabul ve Kararlılık Terapisinin (ACT Temelli Terapi) bize öğretmeye çalıştığı  ilk  felsefe; duygu, düşünce ve bedensel hislerimizi fark etmek, onları yargılamadan bize yol göstermeye çalışan sinyaller olarak görüp kabul etmektir. Daha sonra doyum sağlayacağımız, anlamlı bir hayat için neler yapmamız gerektiğini belirleyip, bu yolda kararlı olabilmemizi sağlamaktır.

Duygu, düşünce ve bedensel hislerimizi düşman olarak görmemek bizi rahatlatacak ve onlardan kurtulmak için verdiğimiz çabayı, hayatımızın gitmek istediği yöne yatırım yaparak harcayabilme imkanı verecektir.